Mehmet Kocagöl Frankfurt’tan yazdı: Türkiye Ekonomisinin yeni döneminde yatırımcı güveni geri dönüyor

von Aytürk
A+A-
Reset

yUzun süredir yüksek enflasyonla mücadele eden Türkiye, son dönemde ekonomik göstergelerdeki olumlu sinyallerle birlikte yeni bir dönemin eşiğine gelmiş durumda. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) kararlılıkla sürdürdüğü sıkı para politikası, hükümetin mali disiplin vurgusu ve kurumsal reformlara ilişkin güçlü mesajlar, hem yurt içindeki piyasa aktörleri hem de uluslararası yatırımcılar nezdinde güveni yeniden inşa ediyor.

2023 yılı sonunda yıllık enflasyon yüzde 60’ın üzerindeyken, 2025 yılına doğru bu oranlarda kademeli bir gerileme gözlemlenmeye başlandı. Özellikle çekirdek enflasyonda yaşanan düşüş, uygulanan politikaların etkili olmaya başladığını gösteriyor. Enflasyondaki bu düşüş, yalnızca fiyat istikrarı açısından değil, Türkiye’nin yatırım ortamının cazibesini artırması bakımından da büyük önem taşıyor.

Uluslararası yatırımcıların karar alma süreçlerinde güven, istikrar ve öngörülebilirlik temel belirleyici unsurlar arasında yer alıyor. Türkiye, son yıllarda bu alanlarda yaşanan güven kaybını telafi etmek için kapsamlı bir çaba içinde. Merkez Bankası’nın şeffaf ve öngörülebilir para politikası yaklaşımı, yatırımcıların Türkiye’ye yönelik risk algısını azaltıyor. Bununla birlikte, mali disipline verilen önem ve yapısal reform gündeminin tekrar ön plana çıkması, Türkiye ekonomisi nin orta ve uzun vadeli görünümünü güçlendiriyor.

Bu gelişmeler, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları tarafından da not artışları ve olumlu görünüm revizyonlarıyla teyit ediliyor. Fitch, Moody’s ve S&P gibi önde gelen derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’nin kredi notuna ilişkin olumlu adımları, ekonomideki toparlanmanın küresel düzeyde de yankı bulduğunu gösteriyor. Bu değerlendirmeler, uluslararası finans çevrelerinde Türkiye’ye yönelik ilginin artmasına da zemin hazırlıyor.

Nitekim son aylarda Türkiye’ye yönelik yabancı portföy yatırımlarında dikkat çekici bir artış yaşanıyor. Uluslararası bankalar, yatırım fonları ve çok uluslu şirketler, Türkiye’de yatırım fırsatlarını yeniden değerlendirmeye başladı. Teknoloji, sana yi, gayrimenkul ve yeşil enerji gibi alanlarda kayda değer sermaye girişleri gözlemleniyor. Bu durum, Türkiye’nin yeniden bölgesel bir yatırım merkezi olma potansiyelini güçlendiriyor.

Türkiye’nin ekonomik stratejisinde sürdürülebilir büyüme ve kurumsal bağımsızlığa verilen önem, kalıcı istikrarın temel taşlarını oluşturuyor. Para politikasında öngörülebilirliğin artırılması, kamu maliyesinde verimliliğin sağlanması ve yapısal reformların devamlılığı, ekonomik güvenin daha da pekişmesine katkı sağlıyor.

Bununla birlikte, mevcut olumlu tabloya rağmen temkinli olunması gerektiği unutulmamalı. Enflasyon ile kalıcı mücadele sadece parasal sıkılaştırmayla sınırlı değil; aynı zamanda üretkenliği artıran yapısal dönüşümlerin de hayata geçirilmesi gerekiyor. Ancak bugüne kadar atılan adımlar, doğru yönde ilerlenildiğini ve reformların sonuç vermeye başladığını ortaya koyuyor.

Türkiye, yeniden güven inşa eden bir ekonomi olarak uluslararası yatırımcıların radarına girmiş durumda. Sürecin kararlılıkla sürdürülmesi halinde, Türkiye sadece enflasyonla mücadelede değil, aynı zamanda sürdürülebilir büyüme ve yatırım çekme kapasitesiyle de küresel arenada güçlü bir konuma ulaşabilir.

DİĞER HABERLER