Prof. Dr. Ata Atun yazdı: Lübnan Ne Yapmak İstiyor?

von Aytürk
A+A-
Reset

Lübnan Hükümeti tarafından alınan1 anlaşma 18 yıl yürürlüğe konamamış ve rafa kaldırılmıştı.

Neydi bu anlaşma? Lübnan’ın eski geçici cumhurbaşkanı ve eski başbakanı olan Fuad Sinyora’nın başkanlığında 2007 yılında alınan anlaşmanın esası, Lübnan ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) arasındaki “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına ilişkindi. Türkiye’nin etkili girişimleri, Lübnan hükümeti ile olan ilişkileri ve Lübnan’ın ticari gereksinimlerinin büyük boyutlarda Türkiye tarafından karşılanıyor olması nedeni ile yürürlüğe konamadı.

7 Ekim 2023’te başlayan İsrail-Gazze savaşında, bölgedeki hiçbir Arap ülkesinin Filistin halkına yardımcı olmaya cesaret edememesi, İsrail’in Lübnan’a aba altından sopa göstermesi ve GKRY ile işbirliği yapmadığı takdirde, geçmişte olduğu gibi Güney Lübnan bölgesine saldırılar düzenleyebileceği tehdidi işe yaramış gözükmekte.

Hatırlarsınız, Lübnan Cumhurbaşkanı seçilen Joseph Aoun, GKRY’nin davetine yeşil ışık yakmış, İsrail’in baskısı sonrasında Temmuz 2025’de GKRY’yi ziyareti ederek Başkan Nikos Hristodulidis ile bir dizi görüşme ve ikili anlaşmalar yapmıştı. Ki açıklamalara göre Lübnan Enerji Bakanı Joe Sadeq, 10 Kasım’da da Kıbrıs’a resmi ziyarette bulunacak ve Deniz Yetki alanları Anlaşması hakkında Rum lider Hristodulidis ile ortak bir açıklama yapılacak.

Ne var ki Lübnan Bakanlar Kurulunun Başbakan Nawaf Salam’ın başkanlığında ve Cumhurbaşkanı Joseph Aoun himayesinde toplanarak, Türkiye ile KKTC’yi yok sayıp Lübnan ile GKRY arasındaki “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması”na ilişkin anlaşmayı onaylaması bölgede yaşanacak yeni sorunlara işaret ediyor.

Lübnan Parlamentosunun olası onayından sonra yürürlüğe girecek olan bu anlaşma, bölgesel Deniz Yetki Alanları’nın yeniden şekillenmesinin yanında “enerji kaynaklarının kullanımında yeni bir dönemin açılması ve Lübnan, GKRY ve İsrail’in ortak çıkarların korunması” konusunu da gündeme getireceği için, bölgede yeni sorunların ortaya çıkmasını da tetikleyecek gibi görünüyor. 

Biraz geriye gidecek olursak, kendini Kıbrıs adasının mutlak sahibi zanneden GKRY Doğu Akdeniz’de Deniz Sınırlarının Belirlenmesi konusunda, 2011 yılında İsrail ile 2020 yılında da Lübnan ve Mısır ile ayrı ayrı Doğu Akdeniz’de deniz sınırlarının belirlenmesi konusunda anlaşmalar imzalamıştı. KKTC ve Türkiye, bu üç anlaşmaya açıkça karşı çıkmış ve Doğu Akdeniz’deki deniz bölgelerinin tahsisi konusundaki kendi taleplerinde ısrarlı olmuşlardı. KKTC Hükümeti, 2014 ve 2018 yıllarında, BM Genel Sekreterliği ve BM Güvenlik Konseyi Başkanına, Kıbrıs ve Lübnan arasındaki deniz bölgelerinin sınırlandırılmasının geçersiz olduğunu belirten resmi yazılar göndermişti.

KKTC, GKRY hükümetinin 2011 ve 2020 yıllarında yaptığı bu üç anlaşmaya karşıt olarak da Ocak 2021’de Sürekli Özet Kaydı (SÖK, İngilizce “Continuous Synopsis Record, CSR) ilan etmiş ve Doğu Akdeniz’deki haklarını resmi ilan yolu ile dünyaya duyurmuştu. 

Özetle, Türkiye ve KKTC kesin olarak Lübnan ile GKRY arasında imzalanma girişimleri olan “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması”na ilişkin anlaşmayı kabul etmemekte ve Lübnan Parlamentosu tarafından olası onaylanması sonrasında da resmi ilanını da kabul etmeyecek. 

Lübnan, bu göstermelik ve uygulaması fiilen mümkün olmayan anlaşma ile İsrail ve GKRY ile olan Deniz Yetki Alanları sınırlarını belirleyecek ama Türkiye ile KKTC’nin ilan ettiği Münhasır Ekonomik Bölgeler içinde yer alan parsellerle ilgili bir uygulama ve yaptırım girişimlerinde bulunamayacak zira Türkiye’nin bölgenin en güçlü donanmasına ve hava kuvvetleri sahip olması Güney Kıbrıs Rum Yönetimini korkuttuğu gibi Lübnan’ı ve olası araştırma ve sondaj yapacak yabancı şirketleri de korkutacağı kesin. 

Prof. Dr. (İnş. Müh.), Doç. Dr. (UA. İliş.) Ata ATUN

Akademisyen, 

KKTC Cumhuriyet Meclisi 1. Dönem Milletvekili

DİĞER HABERLER