Yaklaşık 40 yıla yaklaşan meslek hayatlarında yüz binlerce müşteriyi memnun edebilme başarısı göstererek ticari hayatta istikrarlı bir şekilde yükselen Baklan Ailesi’nin en önemli özelliklerinden biri, müşterinin sorularını cevapsız bırakmadan, önce sessizce dinleyip ardından ikna edici bir şekilde bilgilendirmektir. Bu yaklaşım, Avrupalı Türklerin de yakından bildiği bir yönetim tarzı haline gelmiştir
Ürünlerinin önemli bir bölümü Türkiye’nin değişik bölgelerinden olsa da, Akdeniz havzasındaki farklı ülkelerin ürünlerini de müşteri memnuniyeti ve kalite standartlarına göre özenle seçen SUNTAT için bu sınıflandırmanın hiç de kolay olmadığını biliyoruz. Gıda sektöründe bu denli başarı sağlayan bir yükselişin sırrını, SUNTAT Grubu’nun az bilinen yönlerini, grubun CEO’su Mustafa Baklan’a sorduk.
Aytürk:
Onca stresin ve zorluğun arasında, bu kadar kaliteli ürünü farklı coğrafyalardan Avrupa’daki market raflarına ulaştıran bu başarıyı Avrupalı Türkler çok merak ediyor. Bu işin sırrı nedir?
Mustafa Baklan:
Güzel bir duygu, merak etmek… Çünkü merak bilmekten gelir. Ama bunun için sormak, sorgulamak gerekir. İnsan ne yediğini merak ediyorsa kaliteye önem veriyor demektir. Bize soru soran, bilgi isteyen müşteriler aslında bizi motive eden, teşvik eden kişilerdir. Müşteri memnuniyeti bize babamızdan kalan en değerli mirastır, bir bakıma ata yadigârı ve kültürel bir servettir.
Aytürk:
SUNTAT markası, sadece ürünleriyle değil, müşteriyle kurduğu güven ilişkisiyle de öne çıkıyor. Sizce bu güvenin temeli nedir?
Mustafa Baklan:
Güven, zamanla ve istikrarla kurulan bir değerdir. Biz bu değeri dürüstlükle, şeffaflıkla ve samimiyetle inşa ettik. Müşteriye hiçbir zaman sadece “alıcı” olarak bakmadık. Her gelen soruya içtenlikle cevap verdik, her geri bildirimi dikkatle dinledik. Bu karşılıklı anlayış zamanla saygı ve güvene dönüştü. Güvenin temeli; tutarlılık, sözünün arkasında durmak ve müşteriye saygı duymaktır.
Aytürk:
Gıda sektörü sürekli değişen bir yapıya sahip. Kaliteyi sürdürülebilir kılmak için nasıl bir yol izliyorsunuz?
Mustafa Baklan:
Kalite bizim için bir sonuç değil, bir süreçtir. Tarladan sofraya kadar her aşama büyük bir dikkatle kontrol edilir. Türkiye’nin yanı sıra Akdeniz havzasındaki farklı ülkelerden ürünler alıyoruz. Her bir ülke için ayrı kalite kriterlerimiz var. Ürün seçiminden lojistiğe, raf ömründen müşteri şikayetlerine kadar her detayı titizlikle değerlendiriyoruz. Ayrıca ekibimizi sürekli eğitiyoruz; çünkü sürdürülebilir kalite, bilinçli ve eğitimli kadrolarla mümkündür.
Aytürk:
Bugün genç girişimcilere tek bir öğüt verecek olsanız, bu ne olurdu?
Mustafa Baklan:
“Dinlemeyi öğrenin” derdim. Girişimciler genellikle anlatmak ister, ama asıl farkı yaratan şey dinlemektir. Müşteriyi, çalışanı, piyasayı dikkatle dinlemek size doğru yolu gösterir. Biz yıllar içinde gördük ki, en büyük gelişmeler bir müşterinin sorduğu basit bir soruyla başlayabiliyor. O yüzden her soruyu bir şikâyet olarak değil, bir fırsat olarak görsünler.
Aytürk:
Çok tesekkür ediyoruz bu içerikli ve samimi cevaplar için.
Mustafa Baklan:
Bunlar önemli sorulara verilebilecek önemli cevaplardır. Biz de size teşekkür ediyoruz.


