CENEVRE (AA) – Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) İcra Direktörü Inger Andersen, dünyanın, artan plastik kirliliğini azaltmak için bir anlaşma isteğinde olduğunu belirterek, hiç kimsenin plastik kirliliğiyle yaşamak istemediğini bildirdi.
Andersen, İsviçre’nin Cenevre kentinde bugün başlayan ve plastik kirliliği konusunda uluslararası yasal bağlayıcılığı olan bir belge konusunda uzlaşmayı hedefleyen Hükümetlerarası Müzakere Komitesi’nin beşinci oturumunun ikinci bölümüne (INC-5.2) ilişkin basın toplantısı düzenledi.
Toplantının BM Cenevre Ofisi’nde 180 ülkeden delegelerin katılımıyla başladığını kaydeden Andersen, üye ülkelerin plastik kirliliğini azaltmak için yasal bağlayıcılığı olan bir anlaşma üzerinde anlaşmaya varmak üzere müzakereler yapıldığını belirtti.
Andersen, dünyanın artan plastik kirliliğini azaltmak için bir anlaşma istediğini vurgulayarak, „Plastiğin doğamızda, okyanuslarımızda ve hatta vücudumuzda olduğunu biliyoruz. Kesin olan şu ki, hiç kimse plastik kirliliğiyle yaşamak istemiyor.“ dedi.
Plastik kirliliği krizinden geri dönüşümle kurtulamayacaklarını anlatan Andersen, „Döngüsel ekonomiye geçişi sağlamak için sistemik bir dönüşüme ihtiyacımız var. (Plastik kirliliğinin azaltılması) Bazı ülkeler azaltmaya, bazıları mekanik geri dönüşümle ve bazıları da alternatiflerle uğraşmak zorunda kalacak. Görüşmeler yoluyla buna nasıl ulaşabileceğimizi görelim. Çalışma grubunda şu anda çok fazla iyi niyet olduğunu düşünüyorum.“ ifadelerini kullandı.
– Anlaşma olmazsa plastik üretimi ve atıkları 2060’a kadar 3 katına çıkacak
Cenevre’de plastik kirliliğinin azaltılmasına ilişkin bir anlaşmaya varılmak için müzakereler 14 Ağustos’a kadar devam edecek.
UNEP liderliğindeki görüşmeler, üye ülkeleri 2022’de bir araya gelerek, deniz ortamı dahil plastik kirliliği krizini iki yıl içinde sona erdirmek için uluslararası, yasal olarak bağlayıcı bir belge geliştirme kararının ardından başladı.
UNEP’e göre, uluslararası bir anlaşmanın imzalanmaması halinde, plastik üretimi ve atıklarının 2060’a kadar 3 katına çıkması öngörülüyor. Bu durumun insan sağlığı dahil önemli hasarlara yol açması bekleniyor.