Dışişleri Bakanı Fidan: Türk dünyası, bir bütün olarak Kıbrıs Türklerinin yanında olmaya devam edecek

von Aytürk
A+A-
Reset

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türk dünyasının bir bütün olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yanında olduğunu vurguladı. Bakan Fidan, Türk dünyası idealinin devam ettiğini Türk devletinin bu amaçla çalışmaya devam edeceğini bir kez daha ifade etti.

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türk dünyasının bir bütün olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) yanında olmaya devam edeceğini söyledi. Bakan Fidan Norveç Dışişleri Bakanı Espen Barth Eide ile 24 Nisan 2025 tarihinde gerçekleşen görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Fidan burada Türkistan devletlerinin Kıbrıs bağlamındaki son adımlarına ilişkin değerlendirmeler yaptı.

Fidan Türk dünyası ülkelerinin kapasite gelişimi, çalışma ve ilerlemelerinin küresel aktörlerin ve Avrupa Birliği’nin (AB) dikkatini çektiğini belirtti ve bunun kendileri açısından „anlaşılabilir bir durum“ olduğunu söyledi.

“TÜRKİYE SÜRECİ YAKINDAN TAKİP EDİYOR”

Ancak bu karşılıklı ilginin AB tarafından istismar edilmeye çalışıldığını gördüğümüz alanlar da var.” diyen Fidan, Türkiye’nin bu gelişmeleri dikkatle takip ettiğini, gerekli girişimlerde bulunduğunu ve dostlarıyla temas hâlinde olduğunu kaydetti. Bakan Fidan, Türkiye’nin Türk dünyası idealine uygun şekilde hareket etmeye devam edeceğini ve Türk dünyası ile olan ilişkilerin manipülasyonlarla bozulamayacağını vurguladı ve burada başka bir sorunsalın olduğuna işaret etti.

“TÜRK DÜNYASI İDEALİ DEVAM EDECEK”

Fidan konuşmasında ayrıca şu ifadelere yer verdi:

„Türkiye’nin Sovyetler Birliği döneminde de Türk dünyası ideali olmuştu, bugün bağımsız Türk Cumhuriyetleri varken de Türk dünyası ideali var, bundan sonra da Türk dünyası ideali olmaya devam edecek. Olmayan bir sorunu üretmeye çalışmak, olmayan bir problemi ortaya koyma çabası; bu konuda gayret gösteren odakların ne kadar çaresizlik ve açmaz içinde olduğunu gösteriyor. Biz, prensip olarak ailevi meseleleri kamuoyu önünde tartışmayı tercih etmiyoruz. Türk dünyasıyla aramızı bozmak isteyenlerin manipülasyonları bu açıdan başarılı olmayacak.“

“TÜRKİYE KIBRIS TÜRKLERİNİN YANINDA OLMAYA DEVAM EDECEK”

Bu konuda sağduyuyla hareket etmeye ve her türlü konuyu aile meclisinde ele almaya devam edeceklerini dile getiren Fidan, „Bu konudaki pozisyonumuz nettir. Kıbrıs Türkleri de büyük Türk dünyası ailesinin asli ve ayrılmaz bir unsurudur. Bu, gerçek de asla değişmeyecek. Türk dünyası bir bütün olarak Kıbrıs Türkü’nün yanında olmaya devam edecektir. Bu konudaki politikalarımızı sabırla sürdüreceğiz.“ ifadelerine yer verdi.

“FEDERASYON MODELİ ARTIK MASADA YOK, EGE DENİZİ İÇİN PLAN HAZIR”

Fidan, Rumlar ve AB’nin ne derse desin, tükenmiş federasyon modelinin artık masadan kalkmış durumda olduğunu ifade etti. Fidan, bu modelin, Rumlar tarafından ortadan kaldırıldığını belirterek, Türkiye’nin bu konuda net bir tutum sergilediğini vurguladı. Bununla beraber Fidan, Türkiye’nin Ege Denizi’yle ilgili deniz mekânsal planlamasını tamamladığını ve bu planı Birleşmiş Milletlerin (BM) ilgili birimlerine ileteceklerini söyledi.

TÜRK CUMHURİYETLERİNİN GÜNEY KIBRIS’A BÜYÜKELÇİ ATAMASI VE AB İLE ANLAŞMA İMZALAMASI

Bilindiği üzere; üç Türk cumhuriyetinin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne (GKRY) büyükelçi ataması ve ardından, gerçekleşen Avrupa Birliği-Orta Asya Zirvesi sonunda imzalanan deklarasyonun maddeleri, Türk dünyasında büyük yankı uyandırmıştı. Bu gelişmeler, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) Türk cumhuriyetleri bünyesindeki yerini ve önemini sorgulatırken; aynı zamanda ülkenin tanınması hususunda da soru işaretlerini ortaya çıkarmıştı.

Özbekistan’ın Semerkant şehri, 3-4 Nisan 2025 tarihleri arasında ilk defa gerçekleştirilen AB-Orta Asya Zirvesi’ne ev sahipliği yaptı. Özbekistan’ın başkanlık ettiği zirveye; Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Türkmenistan liderleri katılım sağladı. 

Zirve sonrasında imzalanan deklarasyon ise barındırdığı KKTC ile ilgili madde nedeniyle dikkatleri üzerine topladı. Kabul edilen deklarasyonun 4. maddesinde ise şu ifadeler yer alıyor:

„Aynı bağlamda, yukarıdaki ilkelere, özellikle de tüm devletlerin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne tüm uluslararası ve bölgesel forumlar çerçevesinde saygı göstermeyi ve bu ilkelere aykırı adımlar atmaktan kaçınmayı taahhüt ettik. Aynı ruhla, BMGK’nın 541 (1983) ve 550 (1984) sayılı kararlarına olan güçlü bağlılığımızı bir kez daha teyit ettik. Bölgesel iş birliği çerçevelerine katılımın, AB-Orta Asya ilişkilerinin geliştirilmesi için gerekli olan bu uluslararası ilkelere tam olarak saygı göstermesi gerektiğini vurguladık. Bu bağlamda Türkmenistan, uluslararası taahhütlerini daimi tarafsızlık statüsü ilkelerine sıkı sıkıya bağlı kalarak uyguladığını hatırlatır.“

BMGK 541/1983 ve 550/1984 SAYILI KARARLAR NELERİ KAPSIYOR?

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) 1983 ve 1984 yıllarında kabul ettiği bu kararlar; 1983 yılında KKTC’nin bağımsızlık ilanından sonra ortaya çıkan gelişmelerle ilgili. Alınan kararlar, bu ilanı geçersiz sayarak uluslararası toplumu KKTC’yi tanımamaya çağırmakta.

541/1983 Sayılı Karar, 18 Kasım 1983 tarihinde kabul edildi. Söz konusu karar, KKTC’nin 15 Kasım 1983’te bağımsızlık ilan etmesi üzerine alındı. BMGK, alınan karar ile Türk tarafının bağımsızlık ilanını 1960’ta kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti Anlaşması ve Garanti Anlaşması’na aykırı bularak bu ilanı hukuken geçersiz saydı. Aynı zamanda tüm üye devletlere, KKTC’yi tanımamaları ve sadece Kıbrıs Cumhuriyeti’ni adanın meşru hükûmeti olarak kabul etmeleri çağrısında bulundu. Karar, 15 üyeli Konsey’de 13 lehte, 1 aleyhte (Pakistan) ve 1 çekimser (Ürdün) oyla kabul edildi. Böylece bu karar, uluslararası hukuka göre KKTC’nin tanınmamasının temel dayanaklarından biri haline geldi. 

550/1984 Sayılı Karar ise 11 Mayıs 1984 tarihinde kabul edildi. Karar, 541/1983 sayılı kararın uygulanmaması ve KKTC’nin varlığını pekiştirmeye yönelik adımların devam etmesi üzerine alındı. Konsey, önceki kararın acilen ve etkin bir şekilde uygulanmasını tekrar talep etti. Türkiye ile KKTC arasında yapılan “büyükelçi değişimi” ve KKTC’de planlanan “anayasal referandum” ile “seçimler” gibi adımlar, 541 sayılı karara aykırı ayrılıkçı eylemler olarak tanımlanarak kınandı. Tüm ülkelere, KKTC’yi tanımamaları yönündeki çağrı yinelendi. Karar, 13 lehte, 1 aleyhte (Pakistan) ve 1 çekimser (ABD) oyla kabul edildi.

Bu kararlar, KKTC’nin yalnızca Türkiye tarafından tanınmasının ve uluslararası alanda izole kalmasının temel nedenlerinden biri. Her iki karar BM’nin Kıbrıs meselesinde “tek meşru devlet” olarak sadece Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanıdığını ve KKTC’nin varlığını uluslararası hukuka aykırı gördüğünü ortaya koyuyor.

DİĞER HABERLER